Korku ve gerilim edebiyatı denince akla gelen ilk isim kuvvetle muhtemel Stephen King'dir. Çocukluk anılarından, kaotik evrenlere yolculuktan, haritada olmayan hayali bir kasabaya kadar her kaynaktan beslenen ve bununla yetinmeyip herkesin sanrılarından ve çocukluğunda benzer travmaları aramasına kadar el değmemiş her yere temas eden bir yazar Stephen King... Siz hiç okuduğunuz bir kitabı okul kütüphanesine teslim etmediniz diye rüyalarda kitabı teslim etmenizi isteyen korkunç bir kütüphane görevlisinin size uyarıda bulunduğu ürpertiyle uyandınız mı? Yahut arkadaşlarınızla bir palyaço kabusunu iliklerinize kadar hissettiniz mi? Ya da hayallerinizi süsleyen çok istediğiniz bir eşyayı bulurum umuduyla girdiğiniz hediyelik eşya dükkanında kötülük karşılığında ruhunuzun kötülükle kaplanmasını sağladınız mı, sağladınız mı diyorum zira dükkandan adımınızı içeri attıktan sonra bunun olmasına izin veren siz oluyorsunuz... İşte böyle bir dünyada üretken bir yazar Stephen King. Hala daktilo kullanıp başucunda tarantula besleyen biri olarak dolaşan şehir efsanelerine sahip yegane yazardır...
Korkunun ustasını böyle andıktan sonra onun Medyum isimli kitabına değinmek gerek. Çünkü incelemesini yapacağım eserin yolu ilkin Medyum adlı kitaptan geçmekte. Medyum, King'in farklı bakış açısına sahip bir eseridir. Torrence ailesinin Overlook Oteline taşınmasıyla başlıyor roman. Aslında sadece roman değil olaylar dizisi de Torrence ailesinin oraya gelmesiyle başlıyor. Geçmişi pek iyi şeyler barındırmayan bu otel hem şehirden uzak hem de yaz ayları dışında hizmet veremeyen bir yapıya sahip. Kış aylarında otel boş kalmasın diye Jack Torrence otelde kalmak için otel sahibiyle anlaşır ve otele taşınırlar. Otel hakkında dedikoduların ardı arkası kesilmiyor haliyle. Otelde küçük kızların ölümü, giderayak aşçının söyledikleri... Torrence ailesinin oğulları Danny ise medyum gücü olmayan ama kötü ruhları görebilen bir gücü vardır. Işıltı denen bu güç yüzünden otelin kötülüğü onu sağ bırakmak istemez... Merakınızı cezbedecek bu küçük girişten sonra kitabı mutlaka okumak isteyeceksiniz.
Asıl anlatılması gereken eser Doktor Uyku işte bu kitabın devamıdır. Doktor Uyku, Danny Torrence yıllar sonra karşımıza Doktor Uyku olarak çıkar. Neden Doktor Uyku ismini aldığını ufacık açıklamakta fayda var: Overlook Otelindeki "arkadaşlardan" kurtulamadığı ve şehirden şehre sürüklendiği bu zamanların birinde New Hampshire'a yerleşip bir bakımevinde çalışmaya başlar. Medyumvari olmayan o ışıltısını hayatının son günlerini yaşayan sakinlere ayırıp rahat etmelerine adar. Ve bu adayıştan sonra "Doktor Uyku" adını alır. Dan bir süre sonra asla başkasında şahit olmadığı bir ışıltı hissettiren küçük Abra Stone ile karşılaşınca geçmişi onu derin bir muhasebeye sürükler ve kendiyle barışmasına vesile olur. Yalnız bu barışma Abra'yı şeytanlar ve karabasanlardan da korumayı da beraberinde getirir. Kısaca Doktor Uykumuz iyi ve kötü savaşında epik bir mücadeleye girişir. Romandaki ilerleyiş Dan'in Medyumda yaşadığı olaylardan derin izler taşıdığı için Doktor Uyku ve Medyum arasındaki destansı bağ romanı ve olmazsa olmazı Dan Torrence'i müthiş bir roman haline dönüştürüyor. Kitaptaki betimlemeler yeri gelince korkutucu yeri gelince üzücü bir o kadar da gerilim odaklı... Stephen King okuyanlar bilir ki betimleme konusunda kendisi çok iyi bir yerdedir. Oregon'da karşıdan karşıya geçmek isterken aniden geçen tırın yırtıcı kornasını duyarken, Micmac mezarlığında ilerlerken ayağınızın altında çatırdayan buzun sesini duyarsınız. Doktor Uyku betimlemelerinde de yine o hisse kapılırsınız... Karanlık bir koridor ve soğuk bir zeminde yürüyen Dan Torrence uzaktan duyduğu tüm sesleri ve "ışıltı"sıyla iyi geldiği insanların yüzündeki gülümsemeyi bize hissettirir. Stephen King okumaya başlamak için Medyum ve Doktor Uyku iyi bir başlangıç olabilir, ne dersiniz?
Ümran İSTEK
Comments