Kumandanı Öldürmek
- İPR DİJİTAL MEDYA KOÇU SAHİBİ- SERKAN TÜZÜN
- 30 Oca 2024
- 2 dakikada okunur
Japon Edebiyatı denince şüphesiz akla gelen ilk isimlerden biridir Haruki Murakami. Japon edebiyatında kendi çağdaşları dahil birçok yazar ve düşünce insanını yaklaşımı ve edebi fikri yönüyle derinden etkilemiş biridir. "Büyülü Gerçeklik" kavramını Batı edebiyatından daha atmosferik ve güçlü işleyen Murakami her kitabında bir sanat yaratımına gidiyor adeta.Batı müziği ve edebiyatına büyük ilgi duyan Murakami, hemen hemen çoğu kitabının arka planında Batı kültürüne ait örneklere yer verir. Eserlerinin isimlendirirken de, müzik tutkusunun etkisiyle keyif aldığı klasik müzik, caz, blues ve rock parçalarından esinlenir. Kimi zaman bir polisiye kimi zaman kurmaca bir dünyada zamandan zamana atlayış... Kaleminin gücünü Japon kültüründen alan Murakami yine mükemmel bir kitap sunuyor okuyuculara: Kumandanı Öldürmek.
Anlatıcı kahraman ressamdır. Bu ressam otuz altı yaşında, boşanma arifesindedir. Her ayrılık evresinde olduğu gibi evden ayrılıp kalacak yer aramaya başlayınca üniversiteden bir arkadaşı babasının dağ evini ona öneri olarak sunar. Arkadaşının babası Tomohiko onun gibi ressamdır fakat yaş dolayısıyla biraz hafıza sorunları yaşamaktadır ve bu durum onun bir bakımevinde kalmasının nedeni olarak görülmektedir.
Ressam, bu dağ evini kendi geleceğini düşünmek, planlamak için kullanırken aynı zamanda evi de korumuş olacaktır. Ressam için portre çizimi hayatını idame ettirme ürünü olsa da burada daha sanatsal ürünler yaratmak gayesindedir. Yine bir gün evde sessizliğe gömülü halde düşüncelere dalmış iken bir ses duyar ve evi aramaya başlar. Evi gezinirken yolu çatı katına da düşer ve çatı katını gezerken bir köşede sarıp sarmalanmış bir tomar kağıdın içinde bir tablo bulur. Bu tablo Tomohiko'nun geleneksel Japon stilinde yarattığı Kumandan'ı Öldürmek adlı eseridir. Çünkü resmin dip kısmında bu yazılı haldedir. Ressam bu tabloya hayranlık duyar ve bu tablonun neden burada gizlendiğini yahut bekletildiğinin derin merakı içinde bulur kendini. Tabloyu bulmasının hemen ardından çok enteresan bir çizim teklifi de almıştır. Bu teklifi enteresan kılan çok yüksek bir fiyata portre çizim teklifidir.
Bu enteresan teklifi veren ve vadinin öte yanında oturan bu kişiyle daha sonra tanışınca adının Menşiki olduğunu öğrenir. Enteresan biri olan Menşiki ile portre çizimi sürecinde daha yakın bir bağ kurarlar. Ressam bir gece aniden çan veyahut çıngırak sesini andıran bir sesle uyanır. Sesin kaynağını gecenin bir vaktinde ararken kendini evin kuyusunun yanında buluverir. Gelen ses evin kuyusundan geliyordur fakat durumu ilginç kılan sesin kuyudan gelmesi değil kuyunun üzerinin taşlarla örülmüş olmasıdır. Şu halde çıngırak yahut çan sesinin yerin altından gelmesi hem ilgisini çeker hem de anlamlandıramadığı bir meraka sürükler. Ressam ve Menşiki meraklarını gidermek adına kuyunun üstündeki taşları kaldırmaya çalışırlar ve böylelikle kuyunun ağzını ortaya çıkarırlar. Asıl olaylar bundan sonraki süreçte başlar... Fikirlerin, metaforların, tamamlanmayı istemeyen tablolar ve daha birçok olayın kitabın son sayfasına kadar sizi sarmaladığı bu eser oldukça büyülü bir gerçekliğe dayanır. Eserin akıcılığı okuyucuya bambaşka dünyalar ve hayaller sunması onun "Büyülü Gerçeklik" kavramından ne kadar güzel beslendiğini gösteren bu eseri Murakami hem sanat aşıklarına hem de merak unsurunu daima önde tutan okuyuculara adeta hediye etmiştir.
Ümran İSTEK
Comments