top of page

Monte Kristo Kontu

Edebiyat dünyasından bu kez birçok eseri sinemaya, tiyatroya uyarlanan ve bu konuda onlarca yazarı romantik manada etkileyen Romantizmin öncül isimlerinden Aleksander Dumas'yı konuk etmeyi düşündüm. Hayatta adaletsizlikle karşılaşan herkesin öyküsüne ilham verebilecek klasik bir şaheser olan Monte Cristo Kontu'nu hakkında bir yazı yazmamak haksızlık olurdu.



Roman, Edmond Dantes'in sürükleyici yaşamının ve trajik intikamının öyküsüdür. Denizcilik dünyasında hatırı sayılır bir üne sahip Edmond geçimini sağlarken başarılı bir hayatın içinde ilerlerken birtakım yanlış anlaşılmalar sonucu hapse düşer... Adalet arayışı daha doğrusu adaletin ona hakkını vermesi için 14 yıl uğraşır. Bu uğraşların ardı ardına kovaladığı yıllarda ömrünü geçirdiği ada hapishanesinde hem eski hayatını geride bırakıp hem buradan kurtulmanın çabası içindedir. Fırtınasının yağmurunun eksik olmadığı bu hapishane onu daha zorlu bir dünyanın kucağına bırakmıştır adeta. Günler adaletin yerine gelmesi için birbirini kovalarken adaya ansızın esrarengiz bir mahkum gelir. Bu mahkum, Edmond'a unutamayacağı bir iyilik yaparak eşsiz bir hazineyi bağrında saklayan bir toprağın haritasını verir. Edmond bu eşsiz hazineye ulaşmadan önce mahkumiyetinin son bulması gerektiğini düşünür ve bunun için daha çok çabalamaya başlar. İçindeki intikam dürtüsü ve entrika hissi de günbegün palazlanacaktır.

Gelelim bu öykünün iç perdesini yansıtmaya...



Edmond Dantes, çalıştığı geminin dönüş yoluna geçişi esnasında kaptan öldükten sonra zaruri kaptanlık görevini alır. Kaptan ölmeden önce bir adaya uğrayıp Napolyon'a ait bir mektubun alınması gerektiğini söyler.Edmond Dantes de bu görevi kaptan ölümü nedeniyle kendi gerçekleştirmek zorunda kalır... Gemi görevi yerine getirip ülkeye döndükten sonra geminin sahibi Edmond'a teklifte bulunarak gemiyi alması teklifinde bulunur... Maddi olanakların kısıtlı haliyle savaşan Edmond bunu kabul eder. Çünkü Edmond aşkı Mercedes'e kavuşmak evlenmek için nerede ise gün saymaktadır. Fernand, Mercedes'i yıllardır sever. Danglars ise Edmond'u kıskanan muhasebe işiyle ilgilenen biridir. Caderousse da Edmond'un komşusudur. Üçü bir olup ve Edmond'un Napolyon yanlısı olduğunu belirttikleri bir sahte mektup yazarlar. Savcı Villefort da her ne kadar Napolyon yanlısı birinin oğlu olsa da bu oyunun içine çekilir.Yargısız infaz başladıktan çok kısa bir süre sonra Edmond kendini hapishanede bulur. Edmond, hapishanede Faria adlı entelektüel bir rahiple tanışır... Faria hem Edmond'u eğitir hem de gözünün açılmasını sağlar. Edmond 14 sene sonra hapishaneden kacar. Ama Farya kaçma esnasında ölür. Faria ölmeden önce ona bir hazine hakkında bilgi verip Edmond'un ona sahip olmasını sağlar. Hazine Edmond'u Monte Cristo Kontu yapar...

Senelere yayılmış bir intikamın artık almak için sabırsızlanır. Dantes’in yaklaşık 20-30 senelik intikam ve entrika yolculuğu bu yolla başlamıştır artık. Bu noktadan sonra insanın yaşadıklarından sonraki psikolojik altyapısını ve bu altyapının yarattığı uyum, adapte olmasının yarattığı durumu gözlemleyebiliriz. Edmond’u kişilik olarak zora sokanlar ve onun bu durumdan kurtulmayacağını düşünenlerin birlikte hareket ederek yarattığı entrikayı görmezden gelmek mümkün değildir. Kitabın her detayında bir birey, bir olay, bir haksızlık, bir entrika işlenirken aslında vermek istediği en önemli mesaj aslında "sabır"dır. Çünkü Edmond Dantes’i başarıya ulaştıran ne intikam hırsı ne de varlığını sonradan edindiği hazinedir. İlmek ilmek ileriye taşıyan içten içe sabrıdır. Hikayesinin çoğu yerinde elinde olmadan yalnız kalsa da daha sonra bunu kendi tarafına olumlu bir şekilde çevirecek kararlılığı içinde taşıdığı için sabrın mükemmel kazancını görürüz.


Dantes kusursuz bir planla yılların verdiği sabrı işleye işleye herkesten intikam alma yoluna çıkar. Bu yol onun vazgeçilmezi haline gelmiş ve bu uğurda yapamayacağı şey yoktur. Dantes’in intikamını alırken insani erdemi de elinden bırakamaz çünkü yer yer içsel sorgulamalara gider. İntikamdan mürekkep biri olsa da içindeki insan hissiyatı onu tamamen hissiz ve soğuk, donuk bir kahraman yapmaz asla. Edmond kendine yıllardır yapılan haksızlığa karşı atağa geçmişken yanlış mı yapıyorum sorusunu sormayı ihmal etmez ve ilahi bir isaret bekler. Bu da onu gerçekçi dokunulası bir kişi haline getirir. Kim bilir belki de bu sorgulamaları yüzünden okurun ilgisini büyük ölçüde çekerek edebiyatta bir Monte Cristo Kontu idolü yaratmıştır.


Dumas, yalnız Edmond Dantes'i değil romandaki tüm karakterleri ve eserlerindeki diger karakterleri o kadar ustaca işler ki gözümüze batmayan bir detaylar silsilesi yaratır. Hırsları, intikam tutkuları olan insanlar normal hayatta tırmalayıcı görünse de romandaki kusursuz kurgu sırıtmadan ilerletir işleyişin içinde. Romantizmin mi başarısıdır yoksa Dumas dahil karakter yaratımına giden yazarların başarısı mıdır bilinmese de bilinen bir şey var ki o da eserin klasik olarak anılmasını sağlayan kurguyu ilmek ilmek işlemektir. Edmond romanın sonunda herkese minik sürprizler yaşatıp bütün hesaplaşmasını bitirir. Sonu itibariyle eser okuyucuyu tatmin eden bir finale sahiptir. Bu yolla sabrın erdeminin mükemmel ilerleyişi insanı muvaffakiyete götürür görmüş de oluruz.


Ümran İSTEK

Son Yazılar

Hepsini Gör

コメント


bottom of page