Sisifos, eylemlerin en yücesine tabi tutulmuştu tanrılar tarafından: sınanmanın erdemi...
Büyükçe bir taş ve bitmeyen bir döngü. Büyüyen insanoğlunun keşmekeşinde bir ardılın döngüsüydü bu. Kimi yerle yeksan olur, kimi un ufak, kimi sebat eder böylesi döngülere birer Sisifos'a dönüşerek. Sebat eden erdeme ulaşır, edemeyen yok olur. Bu yazılagelen bir durumdur tarih sahnesine insanoğlunun çıkıp gelmesinden beri. Kelt tarihinden, Asuri dinlere, Hint mitolojisinden Arami bilginlerin fuzalasına... Şehriyar'dan Ahriman'a, Budist rahiplerden Tibet paryalarına, tanrı Şiva'dan Zeus'a... Erdemi bilen kim varsa ona masallar, öyküler, mitolojik rivayetler üretti. Ve tükettiler erdemi...
Şimdi yüzünde bir parça tebessüm olan kim varsa içimizdeki sebat savaşını kazanmış bir Sisifos bizim icin... Ve yolunda nice taşları Zeus'lar, Ahriman'lar için taşıyıp durmuşlar. Iradi olani iradeye, erdemi olanı erdeme... Tıpkı kıssasa kıssas gibi... Ve sebat savaşının ganimeti, erdem gibi. Birer Sisifos söylencesi kendimize teslim olurken erdemle kuşanmış gibi.
Ümran İSTEK
Mükemmel bi yazıydı
Sayın yazara teşekkürler